Dünyanın Ortak Parası Grin Coin Mi Olacak?

Dünyanın Ortak Parası Grin Coin Mi Olacak?

Giriş Notu:

Bu yazı; “Paranın Evrimi” konu başlığı altında, devlet paralarının, Bitcoin’in ve Grin Coin’in para politikalarının arka planındaki gizli bilgileri sizlere gösterecek ve gelecekte neler olabileceğiyle ilgili radikal olasılıkları sizlere aktaracaktır. Bu yazı, Cihat Öztürk‘ün”Bitcoin’in Batışı Grin’in Doğuşu” ve “1 GRIN = $1000” makalelerinin birleşiminden üretilmiştir. Makaleyi bilgisayardan okumanızı tavsiye ederiz, çünkü bazı grafikler telefondan tam gözükmemektedir.

Adil emisyon ve gizlilik özellikleriyle ön plana çıkan Grin Coin, dünyanın ortak parası mı olacak? Grin, Bitcoin’in yerini alır mı?

PARANIN EVRİMİ

İnsanlar, medeniyetin başladığı ilk günden beri, karşılıklılık ilkesi gereği, her zaman bir şeyler alırken, bir şeyler vermeye meyilli olmuşlardır. Geçmişte bu ilkenin ihtiyaçları çok basit araçlarla karşılanmış olsa da, günümüzde geldiğimiz teknoloji ve bilgi birikmişliği, bizleri daha kolay bir yöntem olan “parayı” kullanmaya yönlendirmiştir.

Para kavramı genel olarak; Devletlerin itibari para birimleriyle oluşmuş, devamında devlete yasal olarak bağlı banka ve kredi kartı kuruluşlarının yapısıyla genişlemiş ve en son Devletlerin itibari paralarına zıt yapıda olan Bitcoin ile Kripto Paralara kadar evrilmiştir.

  1. Devlet Paraları

Hayatımızın hemen hemen her alanında kullandığımız devlet paraları ve onlara bağlı, bankalar, kredi kartı kuruluşlarının hepsi, yasal düzenlemeler ile bizlere her ticarette kullanabileceğimiz bir araç olmaktadırlar. Bu ilk bakışta, insanların ticaretlerini kolayca yapabilmesi için çok güzel bir yöntem olsa da, bu paraların üzerinde barındırdıkları bazı özellikler, günümüzde geldiğimiz ekonomi tufanının en büyük sebeplerindendir.

Çünkü; devlet paralarındaki sınırsız ve belirsiz emisyon para politikası ve insanı köleleştiren olarak tabir edilen faiz sistemine sahip olması gibi başlıca nedenlerden dolayı, bu sistem büyük dezavantajlara sahiptir. Bir diğer konu ise devlet paralarının oldukça merkezi yapıda olmasıdır. Bu durum, MMT(modern monetary theory) düşüncesine sahip insanlara güven verse de, aslında bu durumda sanıldığı gibi değildir. Çünkü; bu güçlü merkezi yapıdan dolayı, aslında insanlar devlet paralarının sahibi değillerdir, sadece onların kullanıcılarıdırlar. Bunu size 2 örnek ile açıklayalım.

  1. Yunanistan, uzun süredir imf borcunu ödeyemediği için, zaman zaman vatandaşlarının bankalardaki paralarını çekmelerini engellemektedir.
  2. Amerika, 5 Nisan 1933ten, 1975 yılına kadar süren bir yasa ile sabit altın kuru oluşturmuş, vatandaşlarının altınlarını zorla devlete sattırmayı sağlamış ve ucuza aldığı altınları daha yüksek fiyattan satıp, haksız kazanç elde etmiştir.

Görüldüğü üzere sadece iki gerçek örnek bile, devlet paralarındaki güçlü merkezi yapının, insanların devlet paralarının sahibi olmadığını, sadece onların kullanıcıları olduğu konusunu gözler önüne sermektedirBu sebeple, bu iki durumun benzerlerinin diğer ülkeler içinde her zaman olabileceğini göz önünde bulundurmakta ve gerçekleştiği zamanda o ülkenin vatandaşlarının bu durumu kabullenmekten başka çarelerinin olmayacağını bilmek gereklidir. Bugün bir başkasına, yarın bir yakınına, sonra sana..

2. Bitcoin

Bitcoin’in mucidi Satohsi Nakamoto, yukarıda göstermiş olduğumuz merkezi yapıların itibari para birimlerinin özelliklerinden oldukça hoşnutsuz olacak ki, dünyadaki para kavramını değiştirmek için Bitcoin’i ortaya çıkarmıştır. Satoshi Nakamoto’nun bu hoşnutsuzluğunu destekleyecek bir bilgiyi de burada eklemek istiyoruz.

Satoshi Nakamoto’nun, p2p vakıf sitesindeki profilini kontrol ettiğimizde, doğum tarihin 5 Nisan 1975 olarak ayarlandığını görmekteyiz.

Bu gerçekten Satoshi Nakamoto’nun doğum tarihi mi, yoksa Amerika’nın vatandaşlarının sırtından haksız kazanç elde ettiği, sabit altın kuru yasasının tarihini mi bizlere göstermektedir ?

Detay; 5 Nisan 1933, Amerikanın vatandaşlarının altınlarını düşük fiyattan devlete satmaya zorlattığı yasanın başlangıç tarihidir. 1975te yasanın ortadan kalktığı tarihtir. Satoshi Nakamoto’nun doğum tarihi ise 5 Nisan 1975olarak bu yasanın başladığı5 Nisan’ı ve bittiği 1975yılını içermektedir. İşte tüm bu bilgilerden dolayı, Satoshi’nin aslında Bitcoin’i ne amaçla ortaya çıkardığını anlamak pekte zor değil.

Bitcoin’in Para Politikası

Satoshi’nin vizyonunu anladıktan sonra, Bitcoin’in para politikasına baktığımızda, bu vizyonunun tamamen para politikasına da yansıtıldığını görmekteyiz. Bu para politikasında devlet paralarının tersi olarak toplam arz(21 milyon adet) ve belirli emisyon(her 4 yılda bir yarıya düşecek) belirlenmiştir. Ayrıca, bu para politikasının diğer özellikleri de devletlerin itibari paralarından oldukça zıt yapıdadır. Bunlar;

  1. Bitcoin ile insanı köleleştiren faiz sistemi tamamen ortadan kalkmıştır.
  2. Kimse kimsenin Bitcoin’ine el koyma yetisine sahip değildir.
  3. Para politikasının kuralları önceden net bir şekilde belirlendiği için adaletsizlik oluşturulması mümkün değildir.
  4. Bitcoin’in hiçbir merkezi yöneticisi yoktur.

Bitcoin sahip olduğu tüm bu özelliklerden dolayı, çıktığı ilk günden beri onu keşfeden başta cypherpunks topluluğu olmak üzere, çoğu insan üzerinde olumlu etki bırakmıştır. Bu olumlu etkide, Bitcoin’in fiyatını tahmin edilemez boyutlarda arttırarak, popüler olmasını sağlamıştır. Ancak bu konuda bir şeyin etkisi diğerlerinden oldukça fazladır. Oda para politikasının içindeki sınırlı arz ve yarılanmadır. Çünkü;

  1. Sınırlı arz insanları toplam Bitcoin miktarından pay almaya teşvik etmektedir.
  2. Yarılanma(halving) dönemleri fiyat çıkışını destekleyen en önemli faktördür.

İşte bu iki kısa bilgi, insan üzerinde oluşturduğu psikolojik etki ile bütün piyasada büyük bir manipülasyon etkisi yaratmaktadır ve insanları çoğu zaman Bitcoin almaya teşvik etmektedir. Örnek vermek gerekirse;

  1. Toplam Bitcoin miktarı 21 milyon ve şuan 17 milyon adet üretilmiş. 4 milyon sonra bitecek. Acilen Bitcoin almalıyız.
  2. Herkes 1 bitcoin alsa, 21 milyon adet dünya nüfusuna yetmeyecektir. O yüzden 1 Bitcoin’i olan insan bile zengin olabilir. Acilen Bitcoin almalıyız.
  3. Yarılanma geliyormuş. Madenciler fiyatları arttıracaklardır. Acilen Bitcoin almalıyız.

Piyasanın içinde bu gibi söylemleri oldukça görebilirsiniz çünkü dediğimiz gibi Bitcoin’in sahip olduğu para politikasındaki sınırlı arz ve yarılanma, insanları bu psikolojik düşünceye teşvik etmektedir.

Şimdide bu bilgileri tekniksel olarak grafik üzerinde görelim.

Grafikte de gözüktüğü üzere, 2012 ve 2016 yıllarında gerçekleşen blok ödülü yarılanmasına yakın dönemlerde(2012–2013 ve 2016–2017) Bitcoin’in fiyatı, genel olarak yükseliş trendlidir. Yarılanmalara uzak dönemlerde de (2014- 2015 ve 2018–2019) genel olarak düşüş trendlidir. İşte, piyasada oluşan psikolojik etkinin fiyatlara yansıdığının kanıtı da bu şekilde gözükmektedir.

Şu zamana kadar anlattıklarımız, Bitcoin için çoğu şeyi olumlu olarak göstermektedir. Ancak şimdi, birçok kişi tarafından görülmeyen detayları sizlerle paylaşacağız.

Bitcoin’in Para Politikasındaki Fark Edilmeyen Tehlikeler

Aslında sınırlı arz ve yarılanan emisyon, ne kadar devlet para politikalarının zıttı olarak daha adaletli bir yapı ortaya çıkarsa da, bu para politikasında iki tane büyük açık vardır.

  1. Bunlardan birincisi, aslında Bitcoin’in merkeziyetsiz olamayacağıdır. Bunu size örnekle açıklayalım. Bitcoin’in 21 milyon adet sınırlı arzı olduğunu biliyoruz. Peki ya bir kişinin veya topluluğun, 11 milyon Bitcoin’e sahip olabileceği ihtimalini hiç düşündünüz mü? İşte Bitcoin’e her ne kadar merkeziyetsiz bir kripto para diye hitap etsekte, sahip olduğu sınırlı arzı ile bir kişinin %51 arza sahip olduktan sonra sonsuza kadar hiçbir şey yapmadan, Bitcoin’in merkezi bir sahibi haline geleceğini bilmek gereklidir. Bu durum için, Bitcoin’deki mevcut cüzdanları kontrol ettiğimiz zaman, borsalar hariç ortalama 2000 kişinin toplam Bitcoin’in %38’sine yakın oranda pay sahibi olduğunu görmekteyiz. Toplam 16.500 kişininde %57’ye yakın oranda pay sahibi olduğunu görüyoruz. Dünya nüfusunun 7.53 milyar olduğunu hesaba kattığımızda Bitcoin’in %38’inin , dünya nüfusun sadece %0,000000263‘ının elinde olduğunu görmekteyiz. Dikkatinizi çekeriz, %1’den, 3.800.280 kat düşük bir değerdir bu. Bitcoin’in %57’sinin ise dünya nüfusunun %0,00000219 elinde olduğunu görmekteyiz. Yine dikkatinizi çekeriz ki bu oran, %1’den 456.600 kat daha düşük bir değerdir. Ayrıca şunu da bilmek gereklidir. İtibari devlet paralarının %99’u, %1’lik kesimin elindedir. Bitcoin’in bundan pek bir farkı yoktur (Link). Özet olarak; günümüzde Bitcoin’in yarısından fazlasının toplumun %1’den yüz binlerce kat düşük oranda başkalarının elinde olması, bu para politikasındaki merkeziyetsizlik sorununu bizlere göstermektedir (Link).
  2. Bu para politikasındaki ikinci büyük açık ise sınırlı arz’ın sonuna geldikten sonra veya blok ödülleri oldukça azaldıktan sonra, ağın hashrate olarak kendini kompanse etmesiyle birlikte ortaya çıkacak %51 atak konusudur. Gelin detaylıca açıklayalım.

Bitcoin blok ödülü sol tarafta gözüktüğü gibi her 4 senede bir yarıya düşen yapıya sahiptir. Ve bu yapı fiyat çıkışını tetiklediği kadar, birçok kişinin fark edemediği büyük bir tehlikeye sahiptir. Şimdi matematik zamanı.

Bitcoin için günümüz verilerini kontrol ettiğimizde, şuan için her 10 dakikada bir 12,5 bitcoin piyasaya salınmaktadır. Buda günde 1800 bitcoin ortaya çıkıyor demektir. Madencilik gücü ise günümüzde 80 milyon tera hashrate’tir. Ufak bir hesapla, şuan 1 milyon th/s günde 22,5 bitcoin kazmaktadır. Bitcoin’in fiyatını 10.000$ olarak referans aldığımızda bu 1 günde 225.000$ etmektedir. Tabii bunun net kâr olmadığını, elektrik ve cihaz masraflarının da olduğunu kısaca belirtmek gereklidir.

Yılı 2032’ye götürdüğümüzde, o dönemde blok ödülleri her 10 dakika için 0,78 bitcoin’e düşecektir. Buda günde 112 bitcoin demektir. Madencilik gücü o dönem için en iyimser ihtimalle en az 2–3 kat armış olacaktır. Bu yüzden, madencilik gücünü 200 milyon tera hashrate olarak hesapladığımızda, 1 milyon th/s günde 0,56 bitcoin kazacaktır. Böyle olunca da eskiden 225.000$’lık geliri elde etmek için Bitcoin’in fiyatının en az 400.000$ olması gereklidir. 4 sene sonra 2036 yılında aynı geliri elde etmek için Bitcoin fiyatının 800.000$ olması gereklidir. 2040 yılında da 1.600.000$ olması gereklidir. Şimdi de bütün bu bilgileri biraz daha detaylı açıklayalım. Bitcoin’in hashrate’i 2018–2019 ayı dönemi aralığında bile tam 8 kat artmıştır. Fiyatların çoğu kişinin beklediği şekilde, gelecekte bir kez daha ATH(en yüksek fiyat) yaptığını varsaydığımızda, 2030 yılına kadar 200th/s olarak hesapladığımız hashrate oranı çok iyimser bir rakam olacaktır. Ancak o iyimser rakam bile, Bitcoin’in sonunu hazırlamak için yeterlidir. Çünkü blok ödüllerinin düşmesiyle eğer fiyatlar yukarıda belirttiğimiz devasa rakamlara çıkamaz veya çıktıktan sonra tutunamazsa, ağdaki hashrate oranı kendini kompanse etmeye başlayacağı zaman %51 atak ihtimali doğmaya başlayacaktır. Çünkü, para kazanmak için onlarca cihaz almış insanlar ile sunucu masraflarını çıkaramayacak madencilik havuzlarının, azalan hashrate sonucu ellerinde bulundurdukları yüksek hashrate ile bu yönteme başvurma olasılığı artacaktır. Ve eğer bu gerçekleşir yani Bitcoin bir kez %51 atak saldırısına maruz kalırsa, büyük ihtimalle ünü lekenelecek ve sonsuza kadar ciddi oranda yatırımcı kaybetmeye başlayacaktır.

Özet olarak şu çıkarıma varabiliriz;

Bitcoin’in fiyat artışlarını tetikleyen, devasa artışlara sebebiyet veren bu para politikası, bir süre sonra Bitcoin için dezavantaja dönüşüp, Bitcoin’in yok olmasına sebebiyet verebilme potansiyeline sahiptir. Bu tehlike, Bitcoin’in blok ödüllerinin iyice azalacağı 2030’a yakın yıllarda, 0 rakamlı blok ödülleri ile iyice artacaktır. Bir ihtimal, 2030’a yakın yılların pas geçildiğini varsaydığımızda bile, günün birinde bu durum muhakkak gerçekleşebilir çünkü blok ödülleri en sonunda net 0’a kadar düşecektir ve btc transferlerinden gelecek olan komisyonlar ile ağın hasharete gücünü koruması mümkün olmayacaktır.

Dipnot; Bitcoin dahil, ağı açık yapıda olan hiçbir kripto para, %51 atağı, %100 oranda engelleyememektedir.

Satoshi Neden Bu Para Politikasını Seçti

Bu yazıdan sonra, Bitcoin’in geleceği hakkında düşünen birisi, ilk olarak Satoshi gibi zeki birinin, bütün bu olacakları nasıl düşünmediğini sorgulayacaktır.

  1. Öncelikle; Satoshi Nakamoto Bitcoin’i çıkardığında %51 atak saldırısı olabileceğini biliyordu ve bu konu içinde whitepaper’da birçok açıklama yaptı. Açıklamalardan birisi bütün konuyu özetler niteliğinde; “Bitcoin’e %51 atak yapılabilir ancak bunu yapacak olan kişi, bu eylemin Bitcoin’in fiyatını yerle bir edeceğinin farkında olması gereklidir. Bu yüzden atak için yapacağı maliyet, elinde değersiz Bitcoinlerin kalmasına sebebiyet verecektir ve zararlı çıkacaktır.” Satoshi’nin bu konuda herkesi adaletli olarak para kazanmaya çağırdığını ve adaletsizlik yapanın da, hiçbir şekilde kâr elde etmeyeceğini belirttiğini görüyoruz. Ancak kripto paraların geçmişine baktığımız zaman, başta popüler olan ethereum classic, bitcoingold, zencash, monacoin olmak üzere birçoğunun %51 atağa maruz kaldığını biliyoruz. Yani sistemdeki belki de tek açığı, maalesef insanlar kötüye kullanmak için fırsat kovalamaktadırlar.
  2. Bir diğer konu ise, Satoshi’nin gelecekte bu para politikasının %51 atağa sebebiyet verebileceğini bile bile neden seçtiği konusudur. Satoshi büyük ihtimal bununda farkındaydı ancak Satoshi’nin, Bitcoin’in fiyatını ve dolayısıyla popülaritesinin artması için bu para politikasını seçmek zorunda olduğunu bilmek gereklidir. Çünkü, tahmin etmek zor değil ki, Bitcoin gibi ekosistemi, sıfırdan, tek başına oluşturabilecek yapı, en başında sınırsız arz’a sahip olsaydı, büyük ihtimalle günümüzde bulunduğu noktaya gelemezdi. Yukarıda önceden göstermiş olduğumuz psikolojik etkileri hatırlarsanız eğer, onlar sayesinde Blockchain’in B’sini, Bitcoin’in teknolojik altyapısının, A’sını bilmeyen insanlar, Bitcoin’e bu kadar rağbet göstermiş ve günümüzdeki konumuna gelmesini sağlamıştır.

Kısacası, aslında Satoshi en başından beri gelecekte neler olabileceğini farkında olarak Bitcoin’i oluşturmuş ve bu sistemin sonsuza kadar çalışacak bir yapı olamayacağının da farkında olabilir. Ama belkide o, insanlarda merkeziyetsizlik ve özgürlük düşüncesini yerleştirmek istediğinden, devletlere karşı büyük bir adım atmak istediğinden ve coinmarketcap gibi bir ekosistemi oluşturmak istediğinden dolayı yinede Bitcoin’i ortaya çıkarmış olabilir. Bu saydığımız amaçlara baktığımızda da hepsinin gerçekleştiğini görmekteyiz.

Ömer Asım Aksoy’un söylediği ve benimde yorumladığım gibi; “akarsu çukurunu kendi kazar ama en sonunda kazdığı çukur onu tekrardan yer altına indirir.”

3. Grin

Bitcoin’den 10 yıl sonra, aynı Satoshi Nakamoto gibi kimliği gizli olan Ignotus Peverell takma adlı geliştici tarafından, bütün kripto paralardan oldukça farklı yapıda olarak Grin coin oluşturuldu. Grin, oluşturduğu benzersiz blockchain ağı ve para politikasıyla, Bitcoin’de yaşandığı gibi cypherpunks topluluğundan destek gören ikinci coin olmuştur.

Ayrıca, 2010 yılındaki ilk Bitcoin madencilerinden, madencilik havuzlarından ve programlarından, sektördeki büyük borsalardan(Binance, Poloniex), Litecoin kurucusu Charlie Lee’den ve hatta en büyük rakibi olarak gözüken Beam coin’den de birçok destek görmüştür.

7 ay gibi kısa sürede de 1534 kripto para içinden, github’da top10’a girerek, yazılımcılar tarafından en çok takip edilen 6. kripto para olmuştur.

Peki bütün bunlar nasıl olabildi?

Grin coin tekniksel olarak, Bitcoin’in oluşturmak istediği ancak tam olarak oluşturamadığı bütün konulara çözüm sağladığı için olmuştur. Bunlar;

  1. Bitcoin’in gizli olma isteğini, random cüzdan adreslerinden daha da ileriye taşıyarak, ölçeklenebilirliğe hasar vermeyerek tamamen gizli ve güvenli bir yapı oluşturmuştur.
  2. Bitcoin’in ve birçok kripto paranın sahip olduğu ölçeklenebilirlik sorununu, blok boyutlarını küçük tutmaya çalışarak veya sharding gibi çözümlerle ağı bölmekten ziyade daha farklı bir yolla(aradaki-eski işlemleri ortadan kaldırarak) farklı bir çözüm getirmiştir.
  3. Ve son olarak Grin, bütün kripto paraların para politikasını da bir adım öteye taşımıştır.

Burada ilk 2 maddenin detaylarını merak ediyorsanız eğer, sizler için daha önceden bu konuyla ilgili yazmış olduğumuz makalemizi aşağıya bırakıyoruz ve 3.maddeyi ayrıntılarıyla anlatmaya başlıyoruz.

Grin’in Para Politikası

Devlet paralarının sınırsız arz ve belirsiz emisyona sahip olduğunu belirtmiştik. Bitcoin’inde devlet paralarının tersi olarak sınırlı arza ve belirli emisyona sahip olduğunu da belirtmiştik. Grin ise ikisinden de farklı olarak, sınırsız arz ve belirli emisyon politikasına sahiptir.

Grin’in bu para politikasını seçmesinin altında çok önemli nedenler yatmaktadır. Bunlar;

  1. Grin bu şekilde, bu zamana kadar yapılmış olan en adaletli para politikasına sahip olmaktadır. Çünkü bugün %51 oranında Grin’e sahip olan bir yatırımcının sonsuza kadar Grin’in merkezi bir sahibi haline gelmesini engellemektedir. Bu sayede, merkeziyetsiz kripto para diye hitap edilebilecek tek kripto para olma ünvanı Grin’e ait olmaktadır.
  2. Grin, Bitcoin’de ve birçok kripto parada olacağı gibi yok olma tehlikesi yaşamayacaktır. Çünkü, madenciler sabit emisyon oranı ile, fiyat iniş ve çıkışlarından diğer kripto paralara göre en düşük oranda etkileneceklerdir. Dolayısıyla %51 atak ihtimali çok düşük olacak ve Grin ağını sonsuza kadar koruyacak madencileri olacaktır.
  3. Grin, en evrensel para olacaktır. Çünkü emisyonun sabit ve sonsuza kadar olması ile Grin sadece balinaların değil herkesin eline geçebilir yapıdadır.

Grin ve Geleceği

Grin’in sahip olduğu blockchain özellikleri ve para politikası, mükemmel bir yapıda olsada, bununla ilgilenmeyen yatırımcı fiyat çıkışını sorgulamaktadır. Hâl böyle olunca, Grin’in sahip olduğu sınırsız arz ve yarılanmasının olmaması, yatırımcıyı Grin değerlenmeyecektir düşüncesine sevk etmektedir. Ancak biz bu durumun böyle olmadığını biliyoruz. Şimdi yatırımcı kısmını, tekniksel olarak bilgilendirelim.

Tekniksel Bakış Açısı

Paranın değerini arttıran en önemli etken arz-talep meselesidir. Grin’in sahip olduğu teknolojik özelliklerinden dolayı ve adaletli yapısından dolayı talep olarak hiçbir zaman eksikliği olmayacaktır. Arz’ın fiyatı etkilemesi konusuna gelecek olursak, bunu toplam bulunan paradan daha çok, enflasyon ve deflasyon’un belirlediğini belirtelim. Enflasyon oranı arttıkça paranın değerlenmesi azalır, deflasyonda tam tersine fiyatın artmasına katkı sağlar. Grin’in para politikasının sahip olduğu ana özellik ise enflasyonun gün geçtikçe azalan yapıda olmasıdır. Yani Grin disinflation yapıdadır. Aynı Bitcoin’de ve Altında olduğu gibi.

Grin’de üretilecek olan para, piyasada bulunan arz’a oranla sürekli azalacak yapıdadır. Buda talep aynı kalsa bile Grin’in fiyatını arttırmak için yeterli bir sebep olacaktır. Örnek vermek gerekirse, Grinde üretilecek olan para 2.sene toplam para kadar olacaktır. 3.sene üretilecek olan para toplam paranın %50’sine düşecektir. 5.yılda %25, 10. yılda ise piyasada bulunan toplam paranın sadece %9’u üretilecektir. Bunun anlamı, üretilecek olan yeni Grinlerin, fiyatı düşürme etkisinin zamanla azalacağıdır. Kısacası, Grin sınırsız arzıyla birlikte emisyon oranı sabit kalsa bile en adaletli biçimde enflasyon düşmektedir ve fiyat artışını engelleyecek hiçbir sebep barındırmamaktadır.

Para enflasyon oranına logoritmik ölçekte baktığımız zaman, Bitcoin’in aslında sıkça benzetildiği Altın’a hiç benzemediğini görmekteyiz. Grin’in ise altın ile neredeyse birebir aynı para enflasyon oranına sahip olduğunu görmekteyiz. Grin’in bu para politikasını seçmekte ki ana amaçlarından birisi de budur. Çünkü Bitcoin sahip olduğu sınırlı arz’ı ve yarılanmasıyla birlikte çok volatilite’ye sahip bir paradır. Bunu 19.000$ olduğu 2017 yılından sonra 3000$’a kadar düşüşünden çok iyi bilmekteyiz. Ancak Altın sahip olduğu enflasyon oranı ile fiyatlarında çok oynaklık olmadan, logoritmik olarak 12 yıl boyunca artış yaşamıştır.

İşte Grin’in yapmak istediği de tamamen budur. Fiyatlarda fazla oynaklık olmadan, enflasyon baskısı azaldıkça, Altın gibi uzun seneler boyunca logoritmik olarak artış yaşayabilmek.

Şimdi ise teknik analiz grafiği üzerinden btc bazında bir analiz yapalım.

Grin 15 Ocak 2019’da ana ağını yayınlamaya başladıktan sonra senelik bazda enflasyon baskısı %100’den geriye düşmeye başladı. İlk 6 ay yani senelik enflasyon baskısı %100’den %50’ye düşer iken, fiyat düşüşündeki sertliğe dikkat edin(birinci mavi ok). Ancak ikinci 6.ayın başlangıcından sonra senelik enflasyon baskısı %50’den %0’a doğru giderken(ikinci mavi ok) düşüşteki sertliğin ne kadar azaldığına bakın. Tam burada enflasyon baskısını tekrardan hatırlayalım. “Enflasyon baskısı azaldıkça, fiyat düşüşü azalır”. İşte bundan dolayı, her ne kadar sınırsız arz olsa bile, piyasada bulunun para oranı piyasaya o dönem salınacak para miktarından fazlalaştıkça, düşüş etkisi azalmaktadır ve bu şekilde fiyat düşüşü açısını kaybetmektedir. Ve bu grafiği gelecek içinde yorumlarsak, bir süre sonunda düşüş açısının tamamen bitebileceğini ve fiyat çıkışının başlayabileceğini öngörebiliriz. Altında olduğu gibi..

Birde, Bitcoin ile rakamlar üzerinden karşılaştıralım. İlk 4 sene Grin’in emisyon oranı Bitcoin ile aynıdır. Devam eden yeni 4 yılda ise Bitcoin’in emisyon’u yarıya düşmektedir. Grin’in 8 sene boyunca sabit emisyonuyla ve 4. sene yarıya düşmüş emisyona sahip Bitcoin arasındaki emisyon oranı farkı ilk 8 sene için sadece %33’dür. Bu fark, yine Grin’in fiyat artışını etkilemesi için oldukça düşük bir değerdir.

İşte yatırımcıya her ne kadar zor gibi gelse de Grin sahip olduğu bütün özellikler ile uzun süreli fiyat artışı yaşayabilir. Ancak ihtiyacı olan tek şey biraz zamandır.

İlgi Çekici Bir Bilgi

Bitcoin’in genesis blok’u(0.blok), 3 Ocak 2009’da oluşturulduktan 6 gün sonra 9 Ocak 2019’da 1.blok oluşturulmuştur. Satoshi’nin 1.blok için 6 gün beklemesi, yüksek ihtimalle birçok kehanette ve din kitabında geçen dünyanın 6 günde yaratıldığına atıfla yapılmıştır. Grin’in ana ağı da 15 Ocak 2019’da oluşturulmuştur. Bitcoin’in 1.bloğundan sonra tam 10 yıl, 6 gün sonra. Grin kurucusu Ignotus Peverell’inde, Grin üzerindeki her şeyi çok ince düşünerek ayarlamasından dolayı, bu tarihide buna atıfta bulunarak seçmiş olabilir. Ne dersiniz..

İlk önce, Grin’i daha iyi bilmek için, kullandığı protokol olan Mimblewimble’dan genel olarak bahsedeceğiz.

MimbleWimble

Mimblewimble; klasik blockchain protokollerinden tamamen farklı yapıda olarak tasarlanmış olup, gizliliği ve ölçeklenebilirliğiyle öne çıkmaktadır.

Grin, Bitcoin’e Yapılan Mimblewimble Büyüsü Sonrası Ortaya Çıkıyor
  1. Gizlilik: Mimblewimble, genel blockchain ağlarından farklı olarak, para transferlerinin blockchain ağının merkezinde herkese açık olarak değilde, alıcıların ve vericilerin CoinJoin’de birbirleriyle buluşmaları sonucunda gerçekleşir. CoinJoin’deki bu işlemin doğrulanması içinde, alıcılar ve vericilerin aynı işlemi birer defa imzalaması gereklidir. Bu işlemler, sadece alıcılar ve vericiler arasında gerçekleştiği için, dışarıdan ne olup bittiğiyle ilgili herhangi bir bilgi gözükmez ve gizlilik bu şekilde sağlanır.

Gizlilik konusu önceden Monero, Dash ve Zcash gibi farklı kripto paralar tarafından yapılmış olsada, Mimblewimble protokolü bunu ölçeklenmeyle sağlayabilen en iyi protokollerden bir tanesidir. Çünkü hem yukarıda bahsettiğimiz hemde başka gizlilik odaklı kripto paralarda gizlilik, decoys(tuzaklar) oluşturularak sağlamaktadırlar. Yani gizli bir transfer olacağı zaman, gerçek işlemin yanına, sahte işlemlerde katılarak kimin kime para gönderdiğinin anlaşılmaması sağlanır. Bu basit gizlilik özelliği, gizliliği sağlayabildiği ölçüde, ölçeklenebilirliği düşürmektedir. Grin’de ise gizlilik decoys aracılığıyla sağlanmadığı için ölçeklenebilirlik korunur.

2. Ölçeklenebilirlik: Mimblewimble’da decoy olmamasının yanında, blockchain üzerinde belirli aralıklarla eski işlemler ortadan kaldırılmaktadır. Bu işlemin nasıl gerçekleştiğini en kolay anlaşılır şekilde özetlersek eğer, 50 adet aynı Grin coin’in toplamda 5 farklı kişiye gittiğini düşünelim. Birinci kişiden, 5.kişiye kadar olan 5 farklı işlemin aradaki 4 işlemi silinmektedir. Yani sadece birinci kişiden, 5.kişiye para gittiği olarak kayıt tutulmaktadır. Ağda bu şekilde giriş-çıkış hesabı doğru tutularak, kayıtlar silindiği için gizliliğe extradan bir fayda sağlanabilmektedir. Bundan dolayıda, ağın sonsuza kadar genişlemesi önlenmektedir. Ayrıca Mimblewimble ağındaki yeni node kodları sayesinde, normal bir blockchain ağındaki node’lardan daha fazla doğrulama yapılabilme kapasitesi vardır.

Ölçeklenebilirlik; Bitcoin çıktığından bu yana, birçok kripto paranın en büyük sorunlarından bir tanesi olmuştur. Çünkü sürekli genişleyen ağ, zamanla doğru orantılı olarak yavaşlamaktadır. Bu soruna, günümüzde sharding gibi çözümler üretilmeye çalışılsa da, hâlâ tam anlamıyla Mimblewimble gibi zekice bir yöntemle çözüm sağlayan fazla protokol yoktur. Ayrıca, klasik kripto paraların birçoğunda, ağa katılmak için oluşturulan node’ların kurulumu çok uzun sürmektedir çünkü bütün blockchain’in baştan indirilmesi gereklidir. Grin’de blockchain boyutu bu özelliklerinden dolayı diğerlerine göre oldukça küçük olduğu için, bu işlemde çok kısa sürmektedir.

Grin’in kullandığı Mimblewimble protokolünün genel özelliklerini öğrendikten sonra Grin’i anlatmaya geçebiliriz.

GRIN

Grin’in sembölü. Mimblewimble kullandığını belli etmek için MW harfleri gözlere işlenmiştir ve M’den W’ye doğru mimblewimble’ı tamamen kapsadığını belirten ok konulmuştur. Amazon’un sembolü gibi ama bunun aynı zamanda gülen bir emoji olması daha zekice tasarlandığını gösteriyor.

Genel Özellikleri

Mimblewimble protokolünün white paper’ı, Tom Elvis Jedusor lakaplı gizli biri tarafından, 2016 yılında ortaya çıktıktan sonra, 2017 yılında, Grin projesi bu protokolü kullanmak isteyerek çalışmaya başladı ve bu konuda öncülüğü yaptı. Mimblewimble’ı kullanıp bir devrim yapmaya çalışan Grin projesi, aynı zamanda madencilik algoritması anlamında da bir farklılık yapmaya karar verdi ve bundan dolayı, baştan, tamamen kendilerinin tasarladığı iki farklı algoritma olan Cuckaroo 29 ve Cuckaroo 31’i yaptılar. Normalde bir kripto para için, iki farklı madencilik algoritması pek görülen bir durum değildir. Grin’in buradaki amacı, gelecekte asic cihazlar Grin’i kazarlarsa eğer Cuckaroo 31 bu asic cihazlar için olacaktır. Çünkü Cuckaroo 31’in zorluğu Cuckaroo 29’dan daha yüksek olduğu için, gpu madenciliği ile asic cihazlar iki farklı algoritma üzerinden farklı zoruluklarla, daha adaletli ve eşit bir şekilde madencilik yapıp, ağa hizmet edebileceklerdir.

Geliştiricileri

Grin konusunda birazda geliştiricileri hakkında konuşmak gereklidir. Çünkü bu geliştirici ekibi, aynı Grin’in sıradışı özellikleri gibi sıradışı bir ekiptir. Bu ekip, 2017 yılında başladıkları Grin projesini hiçbir zaman para kazanma kaynağı olarak görmediler. Grin bir ico ile satılmadı, pre-mine’ı yapılmadı veya herhangi bir madencilik fonlaması geliştiricilerin hesaplarına ayarlanmadı. Sadece bağış kabul ettiler. Grin’i geliştirirken de test kodlarını ve test ağlarını her zaman halka açık olarak yaptılar. Mimblewimble ve Cuckaroo üzerinde dünyadaki ilk adımlarını atarken, bunu herkesten gizleyip, birden duyurup, büyük bir sükse yaratıp, ico ile çok yüksek fiyatlara satmaktansa, günümüzde örneğine çok nadir rastladığımız bu yolu izlediler. Kripto para piyasasındaki deneyimli kişiler çok iyi biliyorlar ki, günümüzde çıkan kripto paraların çok yüksek bir çoğunluğu, sadece geliştiricilerinin ve yatırım yapanların kısa yoldan cep doldurma adımlarıdır ve Grin kesinlikle bu politikada değildir.

Geliştiriciler hakkında bir diğer konu ise Grin’in ana geliştiricilerinin kimliklerinin ilk günden beri aynı Bitcoin’i ortaya çıkaran Satoshi Nakamoto gibi gizli olmasıdır. Mimblewimble’ı ortayan çıkaran Tom Elvis Jedusor lakaplı kişinin kimliğinin de gizli olması, onun Grin üzerinde ki bir geliştirici olduğu izlenimi uyandırıyor. Bu konuyu, Grin’in ve Mimblewimble’ın altyapılarında kullanılan isimlerin birbiriyle uyuşması da destekliyor. Bu uyuşma konularına girip çok fazla uzatmak istemiyoruz ama öğrenmek isteyenler Turan Sert bey’in Grin yazılarının bir tanesinde bu benzerlikleri görebilir.

Fon

Bir başka konu da, Grin’in fonlanmasıdır. Grin geliştiricilerinin, ilk çıktıkları dönemden bu güne kadar, sadece bağış kabul ettiklerini söyledik. Peki ama bu geliştiricilere yeterli bağış geliyor mu ? Projeyi geliştirmeye devam edebilecekler mi ?

2017 ve 2019 yılı aralığında projenin ana ağı çıkmadığı için, ilk başta bağışlar oldukça zayıftı ama Grin tamamen ortaya çıktıktan(15.01.2019) bir süre sonra, Grin’in gerçek değerini gören sektördeki bilgili kurumlar, Grin’e uzun vade devam edecek düzenli bağışlar ayarladılar. Kurumsal olarak, Kbminer madencilik programını, Grinmint madencilik havuzunu ve Poloniex borsasını uzun vade düzenli bağış ayarlayanlara örnek olarak gösterebiliriz. Bunların yanında, bireysel olarak bilmediğimiz bir sürü bağışta vardır. Ayrıca Grin çıkalı 3 ay olmasına rağmen, ortalama olarak 20 adet borsa da, ortalama 45 adet pariteyle listelenmektedir ve hiçbir borsaya listelenme ücreti ödenmemiştir. 20 adet borsa ve 45 adet paritenin olması , listelenme ücretinin olmaması ve bunun 3 ay içinde olması, kripto para piyasasında pek karşılaşılan bir durum değildir. Bu 20 borsa da, Grin’in değerini ve potansiyelini gördükleri için hiçbir para talep etmeden bu işlemi yaptılar.

Özet

En sonunda genel bir özet geçersek, Grin, Mimblewimble’ı ilk olarak kullanıp kodlara geçiren, madencilik algoritmasını baştan tasarlayan, para kazanmayı ikinci plana atan, gizli ve sıradışı geliştiriciler tarafından yapılan, bağışlarla iyi bir şekilde fonlanan, 3 ay gibi kısa bir sürede 0 ücretle ortalama 20 adet borsa da 45 paritede listelenen bir kripto para projesidir ve bütün bu özellikleri sayesinde kripto paraların gideceği noktayı değiştirebilecek bir potansiyele sahiptir.

Grin ve Para Politikası

Grinde her 60 saniyede 60 Grin oluşacak şekilde bir emisyon oranı belirlenmiştir. Bu Grinler madencilik yöntemiyle dağıtılacaktır ve Grin’in dağıtım oranı hiçbir zaman azalmayacak, sonsuza kadar, 60 saniyede 60 Grin olacak şekilde kalacaktır. Buda her sene ortalama 31 milyon Grin oluşacağı anlamını taşıyor.

Kripto para madenciliği, ethereum’un pos’a geçecek olması sebebiyle ve şuanda madencilikte mevcut kârlılık durumu kontrol edildiği zaman Grin’e doğru bir yönlenme olduğu gözükmektedir. Kısacası insanlar, madenci cihazlarını Ethereumdan Grin’e doğru yönlendirmeye başladılar.

Grin, bu emisyon özelliği bakımından, diğer kripto paralardan yine oldukça farklıdır. Çünkü kripto paralarının çok yüksek bir çoğunluğunun emisyon politikası, kesinlikle sabit olarak, sonsuz arz şeklinde değildir. Genellikle, sınırlı arz ve bunun yanında yarılanma-çeyreklenme gibi veya para yakma gibi politikalar vardır.

Peki grin, neden diğer kripto paralardaki politikayı izlemiyor ? Neden arzı doğrusal azaltıp veya sınırlı arz getirerek fiyatının daha çok artmasını istemiyor ?

Tek cevabı: GRIN GERÇEK BİR KRİPTO PARA OLMAK İSTİYOR.

Günümüzdeki kripto paraların birçoğu sınırlı arzlarından dolayı, bir para olmaktan ziyade yatırım yapılan bir değer olarak gözüküyorlar. Bundan dolayı kripto paralar, esas çıkış amaçlarından sapıp, bir yatırım aracına dönüşüyorlar. Grin gerçek bir kripto para eksikliğini gidermek için sabit emisyon oranı ile sınırsız para basım politikasını bu yüzden izliyor. Bu özelliği sayesinde Grinler ,belirli balina gruplarında hodl olarak kalmayacak, her insanın ulaşabileceği bir kripto para olacaktır. Buda onun gerçek bir para olmasının önünü açan en büyük faktördür.

Ayrıca Grin’in mevcut emisyon oranı altın‘ın emisyon oranına yaklaşan bir yapı sergilemektedir. Bir önceki yazımda bahsettiğim yeni ekonomi düzeninde, altın temelli bir yol izlenebileceğini hesaba kattığımız zaman, Grin için şimdi dezavantaj gibi gözüken bu emisyon konusu, ileride çok büyük bir avantaja sahip olabilir.

Grin ve Altın Emisyon Oranının Grafiği— 5 seneden sonra Grin Altın’ın emisyonuna yaklaşmaya başlıyor ve 40 sene sonunda aynı seviyede geliyor.

Bütün bu bilgiler doğrultusunda, 10 yılı aşkın kripto para piyasasında, gerçek bir dijital para olmaya en büyük adaylardan bir tanesinin Grin olduğu sonucuna varıyoruz. Tamamen gizli olması, blockchainin ölçeklenebilirlik anlamında iyi olması, adaletli, manipülasyondan uzak geliştiricileri ve bu farklı para politikası sayesinde bu sonuca varıyoruz.

Bundan dolayı Grin’in her ne kadar çokça eleştirilen sınırsız arzı olsa da herhangi bir boğa dönemi boyunca fiyatında ciddi yükselişler görebilmemize engel bir durum yoktur. Şimdi bunu açıklığa kavuşturalım.

Grin’in olası fiyat artışını analiz etmek için,birazda kripto para piyasasın geçmişini bilmek ve geçmişte Grin gibi yeni bir devrimi başlatabilmiş başka bir kripto parayı bulmak gereklidir. Biz bu doğrultuda, Ethereum örneğini vermek istiyoruz. Çünkü oda ilk çıktığı dönemde piyasa da Grin’in yaptığı etkiyi bırakmıştı.

Ethereum; 2014 yılında 60 milyon adet ico’da satılmak üzere, 12 milyon adet ise geliştiricilere dağıtılmak üzere piyasaya çıktı. İco’dan itibaren 72 milyon adet ile başlayan sınırsız arz, Grinde olduğu gibi madencilik yöntemi ile de piyasaya yeni Ethereumlar salınıyordu. Sonucunda; 2014 yılında 0.31$’dan satılan ve enflasyon oranı Grin’e oldukça yakın olan Ethereum, 3 sene sonunda yani 2017 yılında 100 milyona yakın arz miktarı ve sınırsız para arzı özelliğiyle tam 1400$ değere ulaştı.

60 milyon ethereum’un tanesi 0.31$’dan 2014’te satıldı.

Peki Grinde aynı durumu yaşayamaz mı?

Grin bütün itibari paraları sallamak için geliyor.